Şule Kurt

2011 yılından beri iki ablamla birlikte, eskiden yaşadığımız yer olan evimizi dönüştürerek başlattığımız Çağdaş Yaşam Dila Kurt Eğitim Evi’nin çalışmalarında yer alıyoruz.  2008’de kızım Dila’yı kaybettikten kısa bir süre sonra ‘ben cebimde onun harçlığını tutamam, bununla bir şey yapmam gerekiyor’ diyerek Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne  (ÇYDD) gittik ve onun aylık harcamasını üniversite öğrencilerine burs olarak vermek üzere bir aile fonu oluşturduk. Orada Prof.Dr. Türkan Saylan ile tanıştık. O bizim derdimizden anladı, biz onun söylediklerinden etkilendik. Türkan Hanım sizden birşey istemeyen ama sizde her şeyinizi verme duygusu yaratan bir kişiydi. O günden itibaren ÇYDD ile aramızda güzel bir ilişki oluştu ve yapmak istediklerimizi ÇYDD çatısı altında yapabileceğimize dair bizde güven duygusu pekişti. Daha sonra Dila’nın arabasını satıp geliriyle ÇYDD bünyesinde iki kütüphane yaptırdık.

Yaşadığımız evde daha fazla kalamayacağımızı anlayınca ‘bu evle ne yapabiliriz’ diye düşünmeye başladık. Burası 200 yıldır ailemize ait olan, çok keyifli günlerimizin geçtiği bir yerdi. Satmak ve geliriyle bir şey yapmak, maddiyata dönüştürmek istemedik. Dila’nın odası dokunulmadan kalmalı, bizler gelip vakit geçirebilmeliydik. Çocuklarımızdan ‘vakıf kuralım’ diye bir öneri geldi. Ama bizim öyle bir donanımımız olmadığı için bu fikirden hızla uzaklaştık. Çocuklarımız ‘burası Dila’nın evi olarak kalsın ve Dila’nın  istediği gibi çocuklarla dolsun’ dediler. Biz de onları dinledik, iyi ki de dinlemişiz. Şu anda burada 200’e yakın çocuğumuz var.

Evlerin sosyal amaçlı kullanımı fikri üzerine kız kardeşlerim ve annemle uzlaştık ve bunu yaşama geçirmek için ÇYDD’yi seçtik. Daha önceden ÇYDD ile bir tanışıklığımız yoktu. Kızım, vefatından 15 gün önce bize ‘buradan çıktığımda sizi ÇYDD’ye götüreceğim, orada gönüllü çalışmalara başlarsınız’ demişti. Bize ilk yol gösteren onun bu sözleri oldu. Onun düşüncelerine, ideallerine en fazla uyuşan, onu en çok mutlu edebilecek şeyin ne olduğunu düşündük ve sonunda ÇYDD yönetimi ile birlikte buranın bir eğitim evi olarak kullanılmasına konusunda anlaştık. Böyle duygusal bir nedenle yola çıktık ama ne kadar isabetli ve mantıklı bir karar verdiğimizden kısa sürede emin olduk.

Daha önce böyle bir projede yer almamıştık. İşi bilen kişiler olarak ÇYDD yöneticileri, çalışanları ve gönüllüleri bu alanın oluşturulmasında ve içeriğinin geliştirilmesinde temel rol oynadılar. Tek başımıza böyle bir eğitim evi kurup koordinasyonunu yürütemezdik. Onların deneyimi ve uzmanlığı sayesinde merkez oluşabildi.  Biz çorbanın içinde tuz gibiyiz ve öyle olmaktan da çok mutluyuz. İlk günden itibaren görev ve sorumlulukları paylaşarak etkili bir işbirliği ortaya koyduk. Aile olarak biz de yürütme kurulunda yer alıyor ve merkezin işleyişi ile ilgili kararlara katılıyoruz.

Dila genç yaşına rağmen, sosyal sorumluluk bilinci gelişkin bir kişiydi. Özellikle Lions Kulüplerinde aktif olarak sosyal hizmet çalışmalarında yer alırdı; vaktinin önemli bir bölümünü hastaneler, huzurevleri, çocuk esirgeme kurumlarında gönüllülük yaparak geçirirdi.

31 Ocak 2011 günü Dila’nın doğum gününde eğitim evinin açılışını yaptık. ÇYDD ekipleri Ümraniye ve Üsküdar’daki mahalle muhtarlarını ve okul müdürlerini bilgilendirdi, onlardan çocukları merkeze yönlendirmelerini istedi. Eğitim evinin yürütme kurulunda sekiz ÇYDD şube başkanı yer alıyor. Genel merkez ve şubeler bu projeyi tamamen sahiplenmiş durumda ve sürekli olarak buranın nasıl daha iyi hale getirebileceği üzerine kafa yoruyorlar. Çocuklar tüm faaliyetlere herhangi bir ücret ödemeksizin katılıyorlar. Eğitim evinin gelir getirici faaliyeti bulunmuyor. Öğretmenler gönüllü olarak ders veriyorlar. Benzer şekilde bilgisayar laboratuvarı, kütüphane, dans stüdyosu, konferans salonunun bağışlar ve sponsorluklarla donanımı sağlandı. Biz de aile olarak gerektikçe eksiklikleri gideriyoruz.

Bugün eğitim evimize Üsküdar ve Ümraniye’nin farklı mahallelerinden 200 çocuk devam ediyor. Burası çok yönlü bir merkez. Çocuklara ve ailelerine yönelik eğitsel, sanatsal ve kültürel etkinlikler düzenleniyoruz. Çocuklar burada sosyalleşiyor; yüzme öğreniyor; dans ediyor; resim-müzik eğimi alıyor; satranç oynuyor; müze gezileri, yaz okulu projesi, okuma günleri gibi çeşitli faaliyetlere katılıyorlar. Gençler için sınav hazırlıklarına ve derslerine destek, rehberlik, bilgisayar eğitimi ve kişisel gelişimlerine katkı sunuluyor. Kadınlar ve yetişkinlere yönelik sertifikalı okuma yazma, el becerilerini geliştirme programları, bilgisayar eğitimi, seminer, konferans, panel, sergi çalışmaları gibi etkinlikler yürütülüyor.

Çocuklar buraya gelmekten ve faaliyetlere katılmaktan çok mutlu oluyorlar. Her gün buraya daha fazla bağlanıyor, buranın amacını anlıyorlar. ‘Ben de büyüdüğümde ÇYDD’de çalışacağım’ diyen çocuklar var. Veliler çocukların hem akademik başarısı hem sosyalleşmeleri açısından çok değiştiğini söylüyor. İçine dönük olan çocuklar akranlarıyla daha iyi iletişim kurup kendini ifade ediyor. Çocukların bakışlarının bile değiştiğini görüyoruz. Aileler açısından da burası özel bir yere dönüştü. Muhafazakar bir aileden gelen annenin, bale yapan erkek çocuğunun fotoğrafını çektiğine tanık oluyorsunuz. Hem çocuklarının gelişimlerini görüyor hem diğer ailelerle birlikte sosyalleşiyor, gönüllülük yapıyor, seminerlere katılıyorlar.

Bizim bu çalışmalarımızı gören dostlarımızda da bir şeyler yapma istediği oluşuyor ve hemen katkıda bulunmak için harekete geçiyorlar. Onlara teşekkür ettiğimizde, ‘hayır, asıl biz teşekkür ederiz, siz bize bu yolu açtınız’ yanıtını sıklıkla alıyoruz.

Gönüllü çalışmalar insanın ruh temizliği, mutluluk kaynağıdır. Bunun verdiği mutluluğu başka hiçbir şey vermiyor. Şurası olmasaydı çocuğunu kaybetmiş bir anne olarak benim yaşama dönmem çok zordu. Çağdaş Yaşam Dila Kurt Eğitim Evi’nin çocuklarla dolup taşması ve burada onların bir şeyler öğrendiklerini görebildiğim için olabileceğimin en iyi durumdayım. Kayıp veren birinin acısıyla başa çıkmak için yapabileceği en güzel şey toplumsal bir çalışmanın içerisinde yer alması ve elinde ne varsa onu vermesidir.