Bir Değişim Hikayesi: Gönüllüden Bağışçı Yaratma

Cihan Sercem ve Güneş Merve Akyol ile röportaj

Sivil toplum kuruluşlarını uzmanlıklarını paylaşarak, zaman ve emek harcayarak destekleyen gönüllüler STK’ların insan kaynaklarının önemli bir bölümünü oluşturuyor. Türkiye’de birçok STK çalışmalarını gönüllülerin desteğiyle hayata geçiriyor. Gönüllüler zamanlarını ayırarak ya da uzmanlıklarını kullanarak bu kuruluşları yakından tanımalarının ve bu kurumlara destek olmalarının yanı sıra, bağışlarıyla ve çevrelerindeki kişileri de bağış yapmaya teşvik ederek STK’ların mali sürdürülebilirliğine de katkıda bulunuyorlar. Kişilerin gönüllü olarak destek verdikleri kuruluşların stratejik bağışçısı olması sürecini, gençlerin gönüllü olarak sosyal sorumluluk çalışmalarına katılmasını sağlayarak kişisel gelişimlerine katkı sağlamayı hedefleyen Toplum Gönüllüleri Vakfı’nın Kaynak Geliştirme ve İletişim Koordinatörü Cihan Sercem ve Türkiye genelinde çok sayıda gönüllüsü olan AKUT’un Kaynak Geliştirme Koordinatörü ve Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programı ikinci dönem mezunu Güneş Merve Akyol’a sorduk.

Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) misyonu gereği gençleri gönüllülük yapmaya teşvik eden bir vakıf. Genç bireylerin çeşitli alanlarda gönüllülük yapmasını sağlayarak toplumsal hayata katılımlarını ve kişisel gelişimlerini artırmayı amaçlayan TOG’un 2015 yılı itibariyle Türkiye’nin dört bir yanından toplam 60.761 genç gönüllüsü bulunuyor. Bu gönüllü sayısı TOG’un hem işleyişini hem de gönüllüleriyle olan ilişkilerini şekillendiriyor. Cihan Sercem, TOG’un gençlere sosyoekonomik zorluklar nedeniyle erişmeleri zor olan sosyalleşme ve öğrenme alanları yaratmasının ve gençlerin TOG içinde birçok farklı pozisyonda gönüllülük yapabilmesinin, gençlerin Vakıf ile kurdukları ilişkinin ve bağın daha duygusal olmasına, bunun da gönüllülerin aidiyet hissinin kuvvetlenmesine katkıda bulunduğunu söylüyor. Sercem, bu aidiyet hissinin TOG’un gönüllülerinden bağışçı yaratma sürecini de olumlu yönde etkilediğini vurguluyor.

Sercem, yakın zaman önce hem vakfın mezunlar ile ilişkisini geliştirmek hem de mezunların kendi aralarındaki iletişimi güçlendirmek adına TOG Mezunlara yönelik bir çağrı yaptıklarını belirtiyor. Bir diğer deyişle, TOG’un gönüllüden bağışçı yaratma sürecindeki hedef kitlesi halihazırda gönüllülük yapan gençler değil, üniversite yıllarında TOG’da gönüllülük yapmış ve şu an iş sahibi olup bağış yapabilecek durumda olan eski gönüllülerinden oluşuyor. TOG’da gönüllülük yapmaya devam eden gençlerden ise kendi istekleriyle bağış yapmadıkları takdirde hiçbir şekilde nakdi bağış talebinde bulunulmuyor. Toplum Gönüllüsü gençler kendi istekleri ile, örneğin maraton koşularına katılarak ya da yardımseverlik koşuları gerçekleştirerek, çevrelerinden topladıkları bağışları planladıkları yerel projelerinde kullanabiliyorlar.

TOG, eski gönüllülerini bağışçılığa yönlendirirken geleneksel yöntemleri kullanmayı tercih ediyor. Vakıf çalışanlarının önemli bir kısmının eski gönüllülerden oluşması ve gönüllüleri yakından tanıması, TOG’un hedef kitlesi olan mezun gönüllülere doğrudan telefon ya da e-posta yöntemiyle ulaşmasına olanak sağlıyor. Bu yollarla ulaşılan eski mezunların “kendi vakıflarına” destek olmaları istenirken, vakıf hakkındaki sayısal analizler, infografikler ve destekleyici diğer veriler de kullanılıyor. TOG’un yakın zaman önce kurum içi ilişkileri takip etmeyi ve gönüllülerin bilgilerini depolamayı kolaylaştıran bir sistem olan SalesForce’u kullanmaya başladığını belirten Sercem, ileriki dönemlerde hem bu program hem de profesyonel kariyer paylaşımlarının yapıldığı Linkedin sayesinde, TOG bünyesinde gönüllüden bağışçı yaratmaya yardımcı olacak daha net segmentasyonlar yapılacağını belirtiyor.

TOG’un gönüllüden bağışçı kazanmak için izlediği yöntemlerden bir diğeri de mezun gönüllülerin bir araya gelebilmesi için internet üzerinden gruplar oluşturmak. Sercem’in verdiği bilgiye göre, TOG önümüzdeki aylarda mezun gönüllülere gönüllülük yapmaya devam edebilecekleri bir platform sunmayı hedefliyor. Bu platformun da bağışçı kazanmak için önemli bir alan olacağı öngörülüyor.
TOG, eski gönüllülerinden bağışçı yaratmak için izlediği doğrudan iletişimi de çeşitlendiriyor. Bu kapsamda, fotoğraf ve videoların kullanıldığı hikayeler farklı platformlarda paylaşılabiliyor. Sercem, bu stratejiye bir örnek olarak geçen haftalarda öğretmenlik yapan iki mezun gönüllünün okullarındaki öğrencileri gönüllülük yapmaya nasıl teşvik ettiklerini ve böylelikle yeniledikleri okullarını anlatan bir hikayenin sosyal medyada paylaşıldığını ve çok ilgi gördüğünü aktarıyor.

Gönüllüden bağışçı yaratmak için çeşitli stratejiler geliştirilmiş olsa da TOG’un bu amaç doğrultusunda benimsediği asıl yaklaşım bireysel bağışları doğrudan iletişim kanalıyla toplamaya çalışmak. Bu sayede TOG bağışçıları aynı zamanda TOG’un “dış iletişim elçisi” olabiliyor ya da çalıştıkları firmaları ve iş çevrelerini de vakfa yönlendirebiliyorlar. Sercem’e göre, yalnızca sanal temaslarla yapılacak gönüllüden bağışçı yaratma süreçleri uzun vadede etkili sonuçlar doğurmuyor.

TOG, mezun gönüllülerini bağışçı olmaya teşvik etme yönündeki çalışmalarına yaklaşık bir senedir devam ediyor. Bu alandaki çalışmalar kendisi de eski bir TOG gönüllüsü olan Kaynak Geliştirme ve İletişim Koordinatörü Mehmet Bahadır Teke tarafından yürütülüyor. Şimdiye kadar 97 eski TOG gönüllüsünün bağışçı olduğu süreçte bağışlar düzenli olarak gerçekleşiyor. Sercem, bu çalışma ile bağışçı kazanmanın yanı sıra TOG mezunlar arasında ilişki geliştirmeyi, mezunlar arasında dayanışma ruhunu korumayı, gençlerin planladıkları etkinliklere katılım göstermelerini ve çevrelerini TOG ile buluşturmayı da hedeflediklerini belirtiyor.

Türkiye’de 36 bölgede toplam 2.200 gönüllüsü olan AKUT gönüllüleri AKUT’un kurumsal yapısı içinde aktif görev alıyorlar. 18 yaşını geçen herkes AKUT’un gönüllüsü olabiliyor. Gönüllü adayları tanışma toplantısının ardından seminerlere ve oryantasyon çalışmalarına katılıyorlar. Bu süreçte AKUT’ta hangi alanda çalışabileceklerine karar verip bu alan hakkında bilgi alıyorlar. AKUT gönüllülerini kurumsal yapı içerisinde görev almaları için yönlendiriyor. Gönüllüler uzmanlık alanlarına bağlı olarak IT ya da kaynak geliştirme gibi bölümlerde çalışabilecekleri gibi, lojistik ya da arama kurtarma alanlarında da gönüllülük yapabiliyorlar. Akyol’un verdiği bilgilere göre, AKUT gönüllülerinin profili çeşitli olmasına rağmen kadın erkek dağılımında eşitlik bulunuyor ve kadınlar özellikle saha çalışmalarında oldukça aktif görev alıyorlar.

AKUT’ta yapılan gönüllülüğün ciddi bir mesai gerektirdiğini belirten Akyol, gönüllülerin profesyonel çalışanlar gibi değerlendirildiğini belirtiyor. Buna bağlı olarak yaklaşık 20 senedir AKUT yönetiminin gönüllülerin nakdi bağış da yapması yönünde bir beklentisi olmadığını ifade ediyor. Akyol, gönüllüden bağışçı yaratma sürecinin sadece gönüllülerinin bizzat bağış yapması ile gerçekleşmediğine de dikkat çekiyor. Gönüllüler çevrelerini harekete geçirerek ailelerinin, arkadaşlarının ve tanıdıklarının bağış yapmalarında önemli rol oynuyorlar. Bu kapsamda AKUT, gönüllülerini birer “bağış elçisi” olarak da konumlandırmak amacıyla çalışmalar yürütüyor. AKUT gönüllülerinden bağış yapmalarını beklemektense, çevrelerindeki kişilerin AKUT’a bağış yapması için stratejiler geliştiriyor. Bu kapsamda, AKUT gönüllülerinin kendi akranlarından ve arkadaşlarından AKUT’a bağış yapmalarını talepetmesi Vakfın aldığı bağış ve yardımların miktarının artmasını sağlıyor. Akranlar arası (peer-to-peer) bağışçılığın etkisine inanan AKUT, yardımseverlik koşuları ve doğum günü bağışları gibi yöntemlerle bu uygulamaları yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Diğer Yayınlar