Bu makalenin orijinali 28 Aralık 2020 tarihinde Alliance Magazine’de yayımlanmıştır. Yazının orijinaline bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.
Erişim kelimesinde biraz paradoksal bir durum var—erişiminiz yoksa erişiminiz olamaz! Özellikle devlet ve vatandaşları arasında konuşlanan teknoloji bağlamında düşünüldüğünde, teknolojiye erişim olmadığı sürece erişim imkansızdır; buna diğer bir deyişle dijital uçurum adı verilir. Bu makale dijital uçurumun hangi biçimlerde tezahür ettiğini ve güçlenme, kapsayıcılık ve failliğin olası sonuçlarını anlamayı ve filantropi sektörünün müdahale edebileceği bazı fırsatları ayrıntılarıyla açıklamayı amaçlıyor.
Yazan: Sarayu Natarajan, Aapti Institute
Vatandaşlar ve devlet arasında bir bağlantı kurmada teknoloji kritik bir rol oynayabilir şüphesiz. COVID-19 pandemisi, devlet ve vatandaş arasındaki devasa boşluğu görünür kıldı ve teknoloji bu ayrım arasında bir köprü oluşturabilir. Dijital çözümler fırsat maliyetini telafi edebilir. Çoğu kişi için işten bir gün izin almak maliyetlidir, çünkü o günün maaşını alamamış olurlar. Kolay erişilebilir ve kullanılabilir teknolojiler pek çok vatandaşın devletten hak talebinde bulunmasına, fayda elde etmesine ve işlem yapmalarına yardımcı olabilir. Dahası, gerekli bilgilerin bulunmaması dolayısıyla hükümetler vatandaşlarına hizmet sunmada zorluklarla karşılaşırlar ve teknoloji veri üretimine olanak sağlayabilir. Özenli bir tasarım, gerekli koruma yöntemleri ve hesap verme mekanizmaları aracılığıyla teknoloji problemlerin görünür kılınmasına katkı sağlayabilir.
Bazı kırılgan gruplar için devlete erişim süreci engebelidir ve bu engeller zaman içerisinde kalıcı hale gelebilir. Kadınlar, göçmenler, cinsel azınlıklar ve engelliler erişimde çok daha büyük zorluklarla karşılaşırlar. Bu hem hatalı tasarım yüzünden (kapsayıcılığa yönelik çözümler sunmaz), hem de toplumsal ve güç yapılarının işleyişi yüzünden olur (azınlıkları, kadınları ve diğerlerini baskılar).
Erişilebilirlik zincirinin son halkasını da oluşturabilmek için, gerçek devlete erişim deneyimlerinden başlamamız gerekir. Aapti Institute’ta yürütülen (ve henüz yayımlanmamış olan) hükümet teknolojisi bağlamındaki ampirik araştırma, devletten talep edilebilecek haklara ve mevcut dijital çözümlere dair farkındalık zeminindeki bozukluklar ile dijital çözümleri kullanabilme ve devlete güvenebilme süreçlerindeki bozuklukları gözler önüne seriyor. Görüşme yaptığımız kişilerden biri, hem farkındalığa hem de kabiliyete dair sorunları tek bir cümlede vurgulayarak şöyle söylemişti: “Bu uygulamalar da ne? Ben hükümetten hiçbir zaman bir talepte bulunmamışken bu uygulamaları neden kullanayım ki—onlar bizim gibi insanları görmüyorlar.” Erişimdeki bozukluklar devletin hesap verebilirliğindeki uçurumları derinleştirir, özellikle de en kırılgan gruplarla aralarındaki uçurumu.
Tüm bunlarla birlikte, bize umut veren şey devlete erişebilmek için insanların yaşadıkları gerçek deneyimlerin ta kendisidir. Araştırmamız, vatandaş ve devlet arasında köprü oluşturmada sivil ve siyasi toplumların süregelen rolünü de gösteriyor. Topluluk kökenli bir dizi formel ve formel olmayan kuruluş, kuruluş amaçlarının ötesine geçerek daha geniş bir bağlamda erişimin sağlanması amacıyla çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyorlar. Apayrı alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşları (STK) kuruluş amaçlarının ötesine geçerek vatandaşların sorunlarını iletmelerine ve şikâyette bulunmalarına yardım ediyor. Görüşme yaptığımız kişilerden birinin de belirttiği üzere, “Herhangi bir sorun yaşarsam Radha’ya gidiyorum efendim. Kendisi okullarda faaliyet gösteren bir STK yönetiyor, ama ekibi her zaman yardımcı oluyor.” Yerel siyasi liderlik de (hem formel olmayan topluluk liderleri hem de seçilmiş yetkililer) hükümet yetkilileriyle doğrudan bağlantı kurarak köprüler oluşturmaya destek oluyor.
Bu gibi çevrim dışı mimarilere yatırım yapmak ve onları desteklemek, pek çok kişi için erişimi mümkün kılabilir. Kullanım becerisi gerektirdiğinden dolayı teknolojinin kapsayıcılığı sınırlandırdığının farkında olarak, ilgili yerlerde çevrim dışı mimarilere başvurmak; teknolojinin konuşlanmasını, kavranışını ve nihayetinde de sahadaki erişilebilirliğini etkileyebilir. Bu fonksiyonel kazançlar üzerine ekleme yaparak ilerlemek ve teknoloji tasarımına kapsayıcılık kültürlerini de dahil etmek ayrıca önemlidir. Bunları yaparken, tasarım yoluyla dahil etme yaklaşımı bir yol sunar. Tasarım yoluyla dahil etmek demek, tasarımların kapsayıcı olmamalarının nedenleri üzerine düşünmek ve bu nedenler karşısında duyarlı olmak anlamına gelir. Tasarım prensiplerinden uygulanabilir kapsayıcılığa doğru geçebilmek için dikkatli ve özenli olmak gerekir ve doğru hesap verebilirlik ve yükümlülük seviyeleri belirlenmelidir. Aynı zamanda da, kapsayıcılığa dair çözümleri nasıl uyarlayabileceğimizi de düşünmeliyiz.
Filantropi aktörleri her iki alanda da bir rol oynayabilirler. Çevrim dışı mimarileri desteklemek adına dikkatli yatırımlar yaparken, eşzamanlı olarak da bu gibi ilişkilenmelerin beraberinde getirebileceği zararlara karşı korumalar oluşturmak çok önemlidir. Bunlar arasında; yaratılan etkiye ve zarara dair ampirik kanıtlarının oluşturulması, çeşitli alanlarda ve bağlamlarda yürütülen pilot çalışmaların ve denemelerin desteklenmesi ve bu konu hakkında hükümetleri ve karar alıcıları dahil etmeye yönelik yöntemler üzerine düşünülmesi bulunur. Programları keşfetmek ve denemek amacıyla farklı mimari türlerinin, pilot çalışmaların ve denemelerin artıları ve eksileri üzerine çalışmaları desteklemek ve bu çabaların faydaları hakkında hükümetlerle ilişkilenmek gibi örnekler verilebilir. Ek olarak, tasarım yoluyla dahil etme topluluklar ve teknoloji geliştiricileri arasında köprüler kurmak için kuvvetli çabalar gerektirir. Halihazırdaki tasarım süreçleri çoğunlukla topluluklardan ve yaşanan realitelerden kopuktur.
Tüm bunlardan bahsetmekteki amaç; devlete ve kişinin sahip olduğu haklara erişimin insani iyi olma hali, özgürlük ve mutluluk açısından merkezi olduğudur. Topluluklarda faaliyet gösteren kuruluşlar bunda kritik ve sürekli bir rol oynar. Teknoloji aracılığıyla devlete erişim, vatandaş gruplarının bir araya gelerek demokratik haklarını talep ettikleri pek çok noktadan biri olabilir.