Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programı Mezunları Değerlendiriyor: Filantropinin Bugünü ve Geleceği ile Topluluk Olmayı Birlikte Düşünmek

TÜSEV’in Türkiye’de bağışçılığın gelişmesi ve yaygınlaşması konusunda çalışan sivil toplum profesyonellerinin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla 2014 yılından bu yana yürüttüğü Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programı’nın sekizinci dönemi Temmuz 2021’de tamamlandı. Ayın yazısında eğitim programı süresince devam eden öğrenme yolculuğunu, filantropinin güncel durumunu ve geleceğine dair öngörülerini ve topluluk olma deneyimlerini Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programı’nın sekizinci dönem mezunlarından Sivil Toplum ve Filantropi Profesyoneli Mina Yancı ve Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu Derneği Program Koordinatörü Hazal Acar ile bu sene eğitim programı süresince kolaylaştırıcılık desteğiyle bizimle olan Uzman Kolaylaştırıcı Sonel Balkan’a sorular yönelterek ele aldık.

Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programı, filantropi ve sivil toplum alanlarında çalışanların uzmanlıklarını, bilgi birikimini ve tecrübelerini artırmaya yönelik TÜSEV’in Değişim için Bağış Projesi altında sekiz yıldır uyguladığı önemli ve katma değeri yüksek bir faaliyet. Geçtiğimiz yıldan bugüne hem çalışma pratiklerimiz hem de toplanma/öğrenme pratiklerimiz çok büyük değişimlere uğradı. Salgınla beraber uzaktan çalışmayı, uzaktan öğrenme yöntemlerini deneyimlemeyi, öğrenme süreçlerini tasarlamayı ve yürütmeyi profesyonel hayatlarımızın bir parçası haline getirdik. Geçtiğimiz yıl karma biçimde ilerlenen eğitim programının bu yılki tüm modülleri çevrimiçi ortamda gerçekleşti. Konuşmacılar ve katılımcılar birbirine dokunamamış, yüz yüze konuşmanın, deneyim paylaşmanın keyfine varamamış olsa da 7 ay süren eğitim modüllerinde bu yıl ilk kez uygulanan topluluk oluşturma yöntemleri meyvesini vermiş olacak ki eğitim programının son modülünde vedalaşırken ekranları kapatmak herkes için çok zor oldu.

Uzun soluklu, yoğun gündemli ve içerikli eğitim programındaki deneyimlerini dinlemek için sözü katılımcılarımıza ve kolaylaştırıcımıza bırakıyoruz.

Eğitim programı boyunca filantropiyle ilgili farklı yaklaşımları, profilleri, araçları—ve bunların yanı sıra—filantropiyi şekillendiren yerel ve uluslararası eğilimleri tanıma fırsatınız oldu. Bu bilgiler ışığında, filantropinin bugününü ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Teoride öğrendiklerinizle alandaki tecrübenizin uyuştuğu veya farklılaştığı örnekler oldu mu?

Sivil Toplum ve Filantropi Profesyoneli Mina Yancı:

‘’2021 yılı belki de toplumsal mücadele adına kazandığımız ve(ya) öğrendiğimiz pek çok şeyi unuttuğumuz bir yıldı. Mücadele ettiğimiz sorunların yükleri altında ezilirken; bu sorunların sadece bizim değil, tüm dünyanın sırtladığı sorunlar olduğunu görme fırsatını yakaladım. Özelikle dijitalleşen dünyada çözüm ararken; hak temelli hareket etmek, insan odaklı olmak, özel sektör ve kamu kurumları ile iş birliğine açık olmak, akıl ve güç birliği yapmak gibi konuların soruna odaklanmaktan daha önemli olduğunu fark etmemi sağladı. Son olarak “güvene dayalı ve etkili filantropi” prensiplerinin tartışıldığı bu dönemde, kurumların daha esnek bir ekosistem içerisinde çalışmalarına devam ederek, toplumsal sorunlar için kalıcı çözümler oluşturulabileceğine inanıyorum.’’

Boğaziçi Avrupa Siyaset Okulu Derneği Program Koordinatörü Hazal Acar:

‘’Bugüne bakarak dünyanın yakın gelecekte daha iyi bir yer olacağını söylemek zor olur sanırım. Önümüzdeki yıllar bizi birbirinden farklı sorunlarla karşı karşıya getirecek gibi görünüyor. İklim krizi, salgın hastalıklar, dijital güvenlik, ekonomik krizler gibi dev sorunlarla birlikte, geçmişteki kazanımlarımızı kaybetmek de bizi bekleyen tehlikeler arasında olabilir. Filantropi bunlara verdiğimiz yanıt olacak. Eşit, adil, insancıl ve Illich’in deyimiyle şenlikli bir toplum ve dünya hayali de filantropiye dahil diye düşünüyorum.’’

 

Programdan edindiğiniz bilgi ve deneyimler (bilgi, network veya akran öğrenimi) çalıştığınız alana bakışınızı ve iş yapış biçiminizi değiştirdi mi? Varsa, bu değişimi örnekleriyle anlatabilir misiniz? Ne tür farkındalıklarınız oluştu? Bu farkındalıklarınız sivil toplum çalışmalarınızı nasıl etkiledi?

Mina Yancı:

‘’Özellikle farklı alanlarda ve farklı ölçeklerde çalışan sivil toplum kuruluşları ile bir arada olmak, ortak düşünme ve çalışma fırsatı elde etmek çok değerli bir deneyimdi. Kurumların ötesinde bireyleri tanımak, her an her şeyin değiştiği kaotik bir dünyada, aynı gün, aynı saatte bir araya gelmek hem zihinsel hem de profesyonel olarak çok besleyici oldu. Taze filantropi profesyonelleri olarak iş hayatı pratiklerinde, benzer sorunlar yaşadığımızı, benzer mücadeleler verdiğimizi fark etmek; “Kurum içinde ve kişisel yaşamımda neler daha farklı, daha iyi olabilir?” diye sorgulamama temel oluşturdu. Sorgulama henüz devam etse de profesyonel yaşamım ile hobilerimi birleştirme fikri zihnimin derinliklerinden gün yüzüne çıktı. Çizdiğim illüstrasyonlar,artık sadece Instagram’da paylaştığım eserler olmayacak, elde ettiğim gelir ile bireysel bağışçı olabileceğim 🙂 ‘’

Hazal Acar:

 ‘’Programdan edindiğim bilgi ve deneyim, sivil toplumu algılayışımı geliştirdi kesinlikle. Öncelikle, sivil toplum örgütlerinde profesyonel ya da gönüllü çalışan bireylerin yetkinliklerini artırmak için çabalamak çok önemli, ayrıca kendi çalışma alanlarının dışındaki alanlarla temas etmelerini sağlamak çok zenginleştirici gerçekten. Örneğin ben de sağlık alanında çalışan bir sivil toplum örgütü ile hiç ilişkilenmemiş biriydim ve duyduğum her şey yeni ve öğretici oldu. Özel sektörle çalışma deneyimim hiç olmadı, katılımcı arkadaşlarımın yaşadıkları iyi ve kötü deneyimler yine çok öğreticiydi.’’

Bu dönem eğitim programının çevrim içi olması göz önünde bulundurularak profesyonel bir kolaylaştırıcı eşliğinde yürütülmesini topluluk oluşturma açısından düşündüğünüzde nasıl değerlendirirsiniz? Bu topluluk ve bundan sonrası için düşünceleriniz ne olur? 

Mina Yancı:

‘’Özellikle tamamı dijital olarak gerçekleşen bir eğitim sürecinde derinlemesine tanışma için yapılan egzersizler ve uygulamalar çok verimliydi. Bu sayede klasik tanışmanın yani isim, kurum ve şehrin bir adım ötesine giderek bireysel özelliklerimizi, yeteneklerimizi ve duyarlılıklarımızı keşfetme fırsatı yakaladık. Eğitime ayrılan süre ve emek kadar ağ oluşturulma da zaman ayrılması benimle benzer değerlere sahip olan akranlarım ile çalışmak iyi olma halime çok iyi geldi. Şu anda yüzünü gerçek hayatta bir kere bile görmediğim tüm arkadaşlarımda aramda bir telefon kadar mesafe var.’’

Hazal Acar:  

‘’Program tümüyle çevrimiçi ilerledi ve aslında bir araya geldiğimiz toplantı süreleri de epey uzundu. Ekran başında o kadar süre sıkılmadan, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan, konuya ilgimi kaybetmeden nasıl takip edebildiğimi düşününce bir kolaylaştırıcının varlığının ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Yüz yüze yapılan eğitim veya toplantılarda bile, katılımcıların iyi bir iletişim kurmaları ve bunu gelecekte devam edecek ilişkilere dönüştürmeleri yeterince önemsenmediğinde bu ilişkiler kurulamıyor. Bu programda ise TÜSEV ekibinin topluluk oluşturmaya yönelik ilgisi ve isteği, kendilerini eğitim boyunca katılımcı grubunun bir parçası yapmaları bize olumlu yansıdı, hiç yüz yüze gelmemiş insanların birbirini uzun zamandır tanıyormuş gibi konuşabilmelerine olanak sağladı. Bu toplulukla ilişkimi sürdürmeyi istiyorum, genel olarak grubun irtibatta kalacağına inanıyorum. Çevrimiçi yollarla bir topluluk haline gelmemizin artısı, bunu yine çevrimiçi devam ettirmekte zorlanmayacak olmamız olabilir. ‘’

Uzman Kolaylaştırıcı Sonel Balkan:

‘’TÜSEV’in, Değişim için Bağış Projesi kapsamında yürüttüğü Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programının 2020 yılında yapılan yedinci döneminde katılımcıydım. Uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra sivil toplum alanında çalışmaya başlamış biri olarak filantropiyi anlamak, yasal ve pratikteki işleyişin açtığı alanları tartışmak, alandaki aktörleri tanımak açısından beslendiğim bir süreç oldu. Yapılan işin etkisinin nasıl artırılabileceği üzerine kafa yormaya başladım ve şunu fark ettim: 7 yıldır programı yürüten TÜSEV aslında bir topluluk kurmuştu. Bu topluluğu harekete geçirme ve daralan sivil alanda dayanışmayı artırma fikri beni çok heyecanlandırdı. Bu heyecanımın TÜSEV’de karşılığını bulması beni daha da heyecanlandırdı. Çeşitli STK’larda birçok farklı alanda çalışmalar yapan FPEP mezunlarının bir topluluk mantığıyla hareket ettiklerinde ortaya çıkabilecek potansiyelin sivil alana yapabileceği katkıyı hayal etmeye başladım.

2020 yılının Mart ayında bambaşka bir dünyaya uyandık. Yüz yüze sürdürdüğümüz çalışmaları pandemi nedeniyle yapamayacak durumdaydık. İlk etapta hızlıca reaksiyon vererek dijital alana taşıdığımız birçok çalışmayı sürdürmeyi başardık. Fakat yüz yüze yaptığımız çalışmaları aynı şekilde dijital mecraya taşımanın mümkün olmadığını görmemiz çok uzun sürmedi. Katılımcıların motivasyonunu yüksek tutmak için ilişkilenmelerini sağlayacak online içerikler geliştirmek önemliydi. Etkileşimin öğrenme ortamlarındaki öneminin farkında olan bir eğitimci olarak dijital mecrada yapılan çalışmaların katılımcılarla nasıl ilişkilendirilebileceği, etkili bir öğrenme ortamı için nasıl tasarımlar yapılması gerektiği üzerine çalıştığım bir dönemde TÜSEV’den FPEP 8. dönem programına kolaylaştırıcı olarak davet edildim.

2021 yılında programın 8. dönemini tamamen dijital ortamda yürütülecek şekilde tasarlamak üzere TÜSEV ekibiyle birlikte çalışmaya başladık. Yürüttüğümüz tüm oturumların topluluk oluşturma hedefine de hizmet etmesini önemsedik. Süreç boyunca katılımcıların ne kadar istekli ve heyecanlı olduğunu görmek bize doğru yolda olduğumuz gösterdi. Bu isteklilik halinin ekran yorgunu olduğunu bildiğimiz katılımcılardan gelmesi motivasyonumuzu daha da arttırdı. Yüz yüze görüşme arzumuz katılımcılardan birini harekete geçirdi ve kendimizi Maçka Parkı’nda bir çemberi büyütürken bulduk. Kuşkusuz önümüzde uzun bir yol var ama bir ivme yakaladığımıza ve en önemlisi bir dayanışma ruhu yarattığımıza inanıyoruz.’’

Filantropi Profesyonelleri Eğitim Programı sekizinci dönemi 23 katılımcı ve 12 misafir konuşmacının yüksek gönüllü katkılarıyla, TÜSEV proje ekibi ve uzman kolaylaştırıcı Sonel Balkan’ın çabalarıyla harika bir öğrenme yolculuğu olarak tamamlandı. Bu yazıyı hazırladığımız günlerde Türkiye’nin ve Avrupa’da Akdeniz havzasının karşı karşıya olduğu -insan kaynaklı- iklim krizinin doğal afetleri körüklemesi sebebiyle bir yerde yaşanmamış orman yangınları, bir yerde daha önce hiç görülmemiş seller yaşanırken gruptaki topluluk dayanışması halen devam etmekte. Sahada destek faaliyetleri yürüten grup arkadaşlarına destek ulaştırmak için çabalayanlardan, elinden gelen teknik desteği vermek için kaynaklarını seferber edenlerden oluşan bir grup. Dayanışma ile…